30 Kasım 2021 Salı

Basit Detaylarda İman

Bakara suresini okurken dikkatimi çeken ve konu açısından ilişkili olduğunu düşündüğüm iki detaydan bahsetmek istiyorum bu yazımda. 

Bakara 22'de Rabbimiz gökten bir su indirerek bizlere meyveler/ürünler verdiğini söyler ve hemen ardından da "Artık gerçeği bile bile Allah'a ortaklar koşmayın!" der. 


O (Allah) ki yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yapmıştır. Gökten su indirip onunla size rızık olarak meyveler çıkarmıştır. Öyleyse bile bile Allah'a ortaklar koşmayın!

Bakara Suresi 22. Ayet 

 

Her gün yiyebildiğimiz, istediğimiz an ulaşabildiğimiz herhangi bir meyve insanı şirkten kurtarabiliyor! Peki bu nasıl olabilir?

Öncelikle o meyveyi bize verenin, bizim rızkımız yapanın Allah olduğunu hatırlayarak. Hem o meyveyi yoktan var edenin hem de bizi yoktan var edenin O olduğunu hatırlayarak. O meyve ufacık bir tohumken ışığını, besinini, toprağını sağlayıp o küçük ve kuru tohumu besleyici ve doyurucu kılanın O olduğunu hatırlayarak. Meyveyi tutan el ve parmakları, yiyen ağız ve dişleri var edenin, vücuda girdikten sonra onu bir dizi işlemden geçirerek bizim için bir besin kılanın sadece O olduğunu hatırlayarak.

Bu yazdıklarım daha uzar gider. Basit bir meyvenin dahi insanı şirkten kurtarabilmesi, bir tefekkür aracına dönüşebilmesi bence gerçekten de şaşırtıcı. Bakara suresini bu zamana kadar kaç kere okumuşumdur bilmiyorum ama daha önce 22. ayetteki bu detay, meyve ve şirk arasında kurulan bu bağlantı, hiç dikkatimi çekmemişti.

-

Değinmek istediğim diğer bir şey ise yine Bakara suresinin 26. ayetinde verilen bir başka örnekle alakalı. 


Şüphesiz ki Allah sivrisinek ve onun da ötesinde herhangi bir varlığı örnek vermekten çekinmez. İman edenler bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlar ise "Allah böyle örnek vermekle ne kastetmiştir ki?" derler. 

Onunla birçoğunu saptırır birçoğunu da doğru yola ulaştırır. Bununla yoldan çıkmış olanlardan başkasını saptırmaz.

Bakara Suresi 26. Ayet

 

Rabbimiz bir sivrisineği misal göstererek "Allah bununla yoldan çıkmışlardan başkasını saptırmaz" diyor ayette. Sıradan bir sivrisineğin bir insanı inkara götürebileceğini görüyoruz! Rahman'ın bak dediği yerden bakabilenler için sivrisineğin yaratımı, biyolojik sistemi, doğadaki işlevi mucizevi ve iman vesilesiyken kimi insanlar için koskoca Allah'ın yolladığı iddia edilen kitapta bir sinekten bahsedilmesi saçma(!) ve inkar sebebi...


Göklerde ve yerde ne mucizeler var ki, yanından geçip giderler de onlara dönüp bakmazlar bile.

Yusuf Suresi 105. Ayet



 

14 Kasım 2021 Pazar

Fussilet 25 üzerine

 

Biz onlara (Allah düşmanlarına) birtakım arkadaşlar sardırmıştık da onlar, önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü göstermişlerdi. Kendilerinden önceki cin ve insanlardan oluşan ümmetler hakkındaki söz onlar için de gerçekleşmiştir. Şüphesiz ki onlar kaybedenlerdi.

Fussilet Suresi 25 

Bu ayet bana iki şey düşündürdü. İlki Allah düşmanlarının ön ve arkalarındakileri süslü görmesi, yani geçmiş hatalarına karşı kör kesilen ve gelecekleri hakkında endişe duymayan umursamaz bir topluluğa dikkat çekilmesi. Allah'a düşmanlık besleyen insanların vicdanları mühürleniyor ve görevini yerine getiremeyen taşlaşmış bir kalbe dönüşüyor. Bu kişiler körleşip sağırlaşıyorlar. Kendi eksikliklerini, hatalarını fark edemez hale geliyorlar. Doğru sandıkları yolda emin bir şekilde yürümeye devam ediyorlar. 

Hatalarının farkında olmadıkları için düzelmeye yönelik de bir girişimleri olmuyor elbette. Hem kendilerine hem de etraflarına zarar vererek yaşamlarını sürdürüyor, ve yine hem çevrelerine hem de kendi özlerine gittikçe yabancılaşıyorlar. Takvaları sönüp fücurları artıyor (Şems Suresi 8), ta ki mezarlara varıncaya dek (Tekasür Suresi 1).

Öndeki ve arkandakileri süslü görmek işte böyle tehlikeli bir şey. Evet, Rabbimiz Rahman'dır ve tevbe şansı biz var olduğumuz sürece vardır. Rabbimizin rahmetinden sadece sapkınlar ümidini keser (Hicr Suresi 56). Fakat tüm bunlar bizi atalete sürüklememeli. Şeytanın bizi Allah ile kandırmasına izin vermemeliyiz (Fatır Suresi 5)Eğer şimdi yaşarken kendi kusurlarımızın farkına varmazsak Yargı Günü farkına varacağız ve artık bir şeyleri düzeltmek için çok geç olacak.

Aynı ayetin bana düşündürttüğü ikinci bir şeyse bu ön ve arkayı süslü gösterenlerin "arkadaşlar" olması. İnanların inananlarla dost olmasının emredilmesinin (Ali İmran Suresi 28) en önemli sebeplerinden biri de hakikatı hatırlamak ve hatırlatmak olmalı. Rabbimiz hem kendimize hem de insanlara hakkı, sabrı ve merhameti tavsiye etmemizi (Asr Suresi 3, Beled Suresi 17), kendimiz aleyhine dahi olsa adaleti ayakta tutmamızı ve hak olanı yapmamızı emrederken (Nisa Suresi 135) bizleri O'na kör kesilmekten koruyor. Birileri rahatsız olsa da doğru olanı zikretmek ve yaşamak kendi kurtuluşumuzu sağlarken pasif kalan vicdanların aktifleşmesi için de bir fırsat yaratıyor.

Görebilen ve işitebilen, diğerlerinin görmesi ve işitebilmesine vesile olanlardan olabilmek duasıyla...









31 Ekim 2021 Pazar

Ben/Biz Üzerine Bir Karalama


O ki yarattığı her şeyi güzel yapmış ve insanı yaratmaya çamurdan başlamıştır.

Sonra onun neslini dayanıksız bir suyun özünden yaratmıştır.

Sonra onu şekillendirmiş, ona rûhundan üflemiştir. Sizin için işitme duyusu, gözler ve kalpler yaratmıştır. Ne kadar da azınız şükrediyor!

"Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman biz mi yeni bir yaratılışta olacakmışız?" derler. Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkâr edenlerdir.

De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği sizi vefat ettirecek, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."

Secde Suresi 7-11. ayetler

23 Mart 2020 Pazartesi

Servet Sahibi Olmak Suç Mu?


...Altın ve gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlar var ya işte onları can yakıcı bir azapla müjdele.  
O gün, biriktirdikleri altın ve gümüş, cehennem ateşinde kızdırılıp; onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak, "İşte bunlardır, kendiniz için biriktirdiğiniz şeyler, tadın, biriktirdiğiniz şeylerin azabını." denecek.
Tevbe Suresi 34-35. ayetler 
Mal biriktirip yığmak ahiret hayatında karşılığı çok ağır olacak bir eylem. Mali konularda hepimizin kafasında birbirinden farklı fikir var. Kimine göre sahip olduklarından belli bir oranda ihtiyaç sahiplerine ulaştırırsan kafi, kimine göreyse zengin olmak sakınılması gereken bir şey. 

Ben de Allah'a göre mal istiflemek ne demekmiş O'ndan öğreneyim diye yukarıdaki ayette "biriktirmek" olarak meallendirilen kelimenin Kuran'daki kullanılışlarını incelemek istedim.

Öncelikle "biriktirmek" anlamı verilen kelime kaf-nun-za kökünden türeyen  يَكْنِزُونَ (yeknizune) kelimesi. Biriktirip depolamak, toprak altına hazine gömmek gibi anlamları var.

Kuran boyunca bu kökün kullanıldığı ayetlere bakarken karşıma Karun kıssası çıktı. Servet ile ilgili görüşlerimizi şekillendirirken Karun üzerinden devam edelim;

Kasas Suresi 76. Ayet: Karun, Musa'nın halkından birisiydi. Halkına karşı azgınlaştı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, onların anahtarlarını güçlü bir topluluk zor taşıyordu. Halkı ona: " Şımarma! Allah şımaranları sevmez." demişti.
Karun'un serveti tahayyülünde ötesinde ve bu onu azgın bir hale getirmiş. Halkının ona yaptığı "Şımarma" uyarısıyla beraber, servet sahibi olmakla ilgili ilk çıkarımım; ne kadar varlıklı olursan ol ASLA şımarma, haddini aşma. Sahip olduğun her şeyi Rabbinin verdiğini unutma, ki ilerleyen ayetlerde bu konuya da değiniliyor.


Kasas Suresi 77. Ayet: Allah'ın sana verdikleri ile ahiret yurdunu elde etmeye çalış. Ve dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana iyilikte bulunduğu gibi, sen de insanlara iyilikte bulun. Ve yeryüzünde bozgunculuk yapma. Allah, bozguncuları sevmez.
İşte bu ayet servet sahiplerine Karun gibi şımarmak yerine nasıl bir tavır takınmaları gerektiğini öğretiyor. 

-"Allah'ın sana verdikleri ile ahiret yurdunu elde etmeye çalış." 
Bunu sadece maddiyat olarak değil, bize bağışlanan her türden nimet için düşünebiliriz.

-"Ve dünyadan da nasibini unutma." 
İşte kritik nokta! Dünyadaki geçimlik ve konforunu (aşırıya kaçmadığın müddetçe) unutma.

-"Allah'ın sana iyilikte bulunduğu gibi, sen de insanlara iyilikte bulun." 

Servet sahibi olmak suç değildir, servetinle şükrünü hem dil hem de eylemlerinle yerine getirdiğin sürece.

-"Ve yeryüzünde bozgunculuk(fesad) yapma. Allah, bozguncuları sevmez."

Faydasız, şeytani ve bozguna sebep olan şeylere sermaye sağlama!


Kasas Suresi 78. Ayet: Karun: "Bu serveti bilgili olmam sayesinde elde ettim." dedi. Allah'ın daha önce ondan daha güçlü olan ve ondan daha çok taraftarı ve birikimi olan kimseleri yıkıma uğratmış olduğunu bilmiyor mu? Suçlulara suçlarından sorulmaz.
Başka bir kritik nokta; servete sahip kılınmış olabilirsin ama o servetin esas sahibi sen değilsin bunu sakın unutma! Servetin Allah'tan bir lütuf ve de bir imtihan olarak sana verildi, eğer onu kendinden bilirsen kaybedenlerden olursun. Her zaman her şey üzerinde egemen olan esas sahibi hatırla.

Karun'dan önce ondan çok daha güçlüleri yaşadı ve onlarda şımarmaları sebebiyle kaybettiler, aynı tuzağa düşme!


Kasas Suresi 79. Ayet: Karun, görkemli bir şekilde halkının karşısına çıktı. Dünya hayatına düşkünlüğü olanlar: "Keşke bizim de Karun gibi varlığımız olsaydı! Gerçekten o, çok kısmetli biri." diye iç geçirdiler.

Bu ayetten benim gördüğüm şu; servetin olabilir fakat ne olursa olsun lüks ve gösterişten kaçın! Pahalı markalardan, fahiş fiyatlı restoranlardan, gösteriş için yaptığın kutlamalar ve harcamalardan uzak dur!

Kasas Suresi 80. Ayet: İlim verilenler: "Size yazıklar olsun! İnanan ve salihatı yapan kimselere Allah'ın vereceği ödül daha hayırlıdır. Buna sabredenlerden başkası kavuşamaz." dediler.

Kasas Suresi 81. Ayet: Sonra, onu ve yurdunu yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek bir taraftar da olmadı. Yardım edilenlerden de olmadı.
 İşte lüks tutkusunun sonu. Yığdığın mallar o gün gelip de hesap vermeye çağrıldığında senin koruyuculuğunu yapamayacaklar.

*** 

Evet, işte Karun kıssasının bana anlattıkları ve servet sahibi olmakla ilgili şahsi kanaatim. Yazımı surenin devamında gelen dua ile bitirmek istiyorum; ve Rabbime bu farkındalık için şükrediyor, ilmimi arttırmasını diliyorum.


"Demek ki, kullarından dilediğine rızkı genişleten ve ölçülendiren Allah'mış. Eğer Allah bize lutfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay be! Demek ki gerçeği yalanlayan nankörler kurtuluşa eremezler." 
Kasas Suresi 82. Ayet
Allah bizlere doğru anlayıp doğru yaşamayı ve ahiret yurdu Cennet'in sahiplerinden olabilmeyi nasip etsin inşallah.

 İşte ahiret yurdu! Onu, yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk yapmayan kimseler için ayırdık. Gelecek takva sahiplerinindir.
 
Kasas Suresi 83. Ayet



 

29 Mart 2019 Cuma

Gücümüz kesilmesin, parçalanmayalım!


Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra O, onlara yaptıklarını bildirecektir.

Enam Suresi 159


Bu ayeti okuduğumuzda ilk aklımıza gelen ‘Müslüman’ başlığı altında Sunnî, Şafiî, Aleviî, Şiî, Caferî vb. alt başlıklara ayrılan gruplar oluyor. Doğru, Allah 'Müslüman' sıfatının sağına veya soluna başka isimler ekleyerek ayrı bir grup oluşturmayı kınıyor bu ayette. 

Peki kendini sadece Müslüman olarak tanımlayan, dinde hüküm koyucu olarak Allah’ı yeterli gören bizler bu ayeti üzerimize alınıyor muyuz? Allah’ı birleyen ve övgüyü sadece O’na layık gören bizler de acaba saf tutup Allah yolunda savaşmamız gerekirken kendi aramızda parçalanıyor olabilir miyiz? 

Maalesef bu sorunun cevabı evet. Namaz, infak vb. emirlerini yerine getirmeye çalışırken Enam suresi 159. ayeti üzerimize almayı unutuyoruz çoğumuz. Dar kafalılıkla suçladığımız insanlar gibi davranıyor karşımızdaki kardeşimiz bir konuda bizden farklı düşünürse hemen onu itham ediyoruz. "Onlar sözün hepsini dinler ve en güzeline uyarlar" (Zümer Suresi 18) ayeti kitapta apaçık dururken bizimle aynı inanç sistemine tabi olmuş, sadece Allah’ı birleyen bir kardeşimizi sırf bir ayet hakkında farklı düşünüyor diye ötekileştiriyoruz. 

Buradaki ayrılıktan kastım elbette ki Allah’ın kudretine, hükmüne ortak koşulmayan konularla ilgili. Örnek verecek olursak aklıma gelen ilk iki konuyu söyleyeyim: başörtüsü ve namaz vakitleri.

 Bu iki konu çok tartışmalı ve herkesin bir fikri var. Kimi başörtü dinin şartıdır derken kimi yaka örtmenin asıl gereklilik olduğunu savunuyor. Veya kimisi 5 vakit kılmalıyız derken, bir grup 3 vakit, başka bir grup 2 vakit diyor. Hatta bir başka grup 7 vakit çıkarıyor Kuran’dan. 

Ama bakın buradaki temel kriter her grup fikri Kurandan çıkarıyor, ayetleri delil gösteriyor. Birisi başörtüsü var veya yok diyerek Allah’a ortak koşmuş olmaz. Namaz 2 vakittir demek ya da 7 vakit demek şirk koşmak değildir. Eğer bir insan fikrini ayetleri baz alarak oluşturuyorsa ve bunda samimiyse ona ne diyebiliriz ki? Bize sadece delilleriyle beraber dinlemek ve sonra kritik ederek kendi fikrimizi oluşturmak, savunduğu görüşe katılmak veya katılmamak kalır. 

Eğer tersi bir tutum izleyip farklı görüşlerimiz yüzünden gruplaşmaya başlarsak gücümüz kesilir ve Allah’ın desteğini kaybederiz. Bu verdiklerim sadece iki örnekti, en popülerleri olduğu için bunları seçtim. Birbirimizden farklı düşüncelere sahip olduğumuz pek çok konu elbetteki var. Bu farklılıklar ‘şirk’ kapsamına girmiyorsa tolere edilebilmeli ve iki tarafta birbirine hoşgörülü davranmalı. Bir Müslüman'a inanan bir başka kardeşine karşı olumsuz duygular beslemek asla yakışmaz.

Onlardan sonra gelenler: "Rabb'imiz! Bizi ve bizden önce iman ile göç etmiş kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabb'imiz! Kuşkusuz Sen çok şefkatli, rahmeti kesintisizsin." derler.

         Haşr Suresi 10

 Son olarak, anlaşmazlığa düştüğümüz her konuda şu ayeti hatırımızda tutmakta fayda var:

De ki: "Allah, her şeyin Rabb'iyken, ben O'ndan başka bir Rabb mı arayayım?" Herkesin kazandığı yalnız kendisine aittir. Hiç kimse bir başkasının yükünü taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabb'inizedir. O, size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.

Enam Suresi 164

4 Eylül 2018 Salı

Hassas Terazi ⚖️

"Kimin tartıları ağır gelmişse
Artık o hoşnut olacağı bir hayattadır."
 
Karia Suresi/ 6,7

Gecenin sessizliğinde Kuran okumayı çok severim. Gün içindeki telaş ve problemlerden uzak, kendimi ayetlere çok daha iyi verebildiğim saatlerdir gece saatleri. İşte yine bir gece Kuran okurken çıktı karşıma bu ayetler ve uzun uzun düşünmeye başladım. Ben ne yapmıştım bugünüme gelene kadar? Dirildiğim ve benim için tartı kurulduğunda ortaya koyabileceğim, ağır basacak bir şeyler var mıydı elimde?

"Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onu görecek.
Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yaparsa onu görecek."
 
Zelzele Suresi/ 7,8

Öyle bir tartı ki o gün kurulan, minik bir zerreyi bile hesabın içine katıyor!

Belki bugünümüze gelene kadar bize verilen süreyi doğru kullanamamış olabiliriz fakat eğer hala yaşıyorsak, ben bu yazıyı yazabiliyor siz de okuyabiliyorsanız demek ki Rahman bize hala şans veriyor. Kaybedenlerin arasında yer almamak için fırsatımız var hala!

Yararsız işlerden, boş muhabbetlerden, vaktimizi öldüren şeylerden yüz çevirmenin vakti artık gelmeli. O gün fakire neden şu insanları doyurmadın veya yatalak birine neden Allah yolunda koşup uğraş vermedin diye sorulmayacak. Tam tersi, sorgumuz sahip olduklarımızdan olacak.

"Sonra o Gün nimetlerden hesaba çekileceksiniz." 
Tekasur Suresi/ 8

Yaşam koşullarımız, ailemiz, çevremiz, işimiz, ilgi alanlarımız, yeteneklerimiz birbirinden farklı farklı. Sahip olduğumuz tüm bunların 'bizim' olmasının bir sebebi, bir amacı var. Eğer tartımızın ağır gelmesini istiyorsak bize verilenlerde Rabbimizin rızasını aramalı ve o gün O'na yaklaştırılanlardan olmak için yollar bulmalıyız.

Aldatıcılara aldanmadan, tükenmeyecek o ödülü kazanmak için tek hakkımız olan bu dünyadaki hayatımızı Rabbimizin rızasına uygun yaşayanlardan, O'nun yolunda durmadan koşarak yarışta öne geçenlerden olmak duası ile 🕊

"Şüphesiz çabalarınız dağınıktır.
Kim verir ve sakınırsa
En iyi olanı tasdik ederse
Onu en kolay olana iletiriz."
 
"Fakat kim cimrilik eder,
Kendini ihtiyacı olmayan diye görürse
Ve güzel olanı yalanlarsa
Biz de onu en zor olana iletiriz"

Leyl Suresi/ 4-10




23 Ağustos 2018 Perşembe

Vahiy Gemisi

Nuh'a: "Kavminden daha önce iman edenlerden başka, şüphe yok ki kimse iman etmeyecektir. Öyleyse, yaptıklarından dolayı hayal kırıklığına uğrama." diye vahyettik.


"Gözetimimiz altında ve vahyimize göre bir gemi yap. Zalimlerle ilgili bana bir şey söyleme. Şüphesiz onlar suda boğulacak olanlardır."
Hud Suresi/ 36,37

Allah'tan geleni önemsemeden içine doğdukları atalar dinini devam ettiren bir topluluk Nuh nebinin gönderildiği toplum. Nuh nebi mesajı iletmek için ne kadar çabalarsa çabalasın; gece, gündüz, gizli veya açıktan, bir türlü onun getirdiği hakka iman etmediler. Sadece inanmamakla kalsalar iyi; onunla sürekli alay ettiler, eğlendiler. Yanında yer alan müminleri alt tabaka görüp ezdiler, incittiler. Bir süre sonra Nuh nebinin Rabbimize bu çağrıyı yapmasına sebep oldular:


"Rabbim! Onlar bana isyan ettiler, malı ve evladı ancak kendi hüsranını arttıran kimselere tabi oldular."


"Ve büyük bir tuzak kurdular."


"Sakın ilahlarınızı bırakmayın. Hele hele Vedd'i, Suva'yı, Yeğus'u, Ye'uk'u ve Nesr'i hiç bırakmayın" dediler. 


"Onlar birçok kişiyi şaşırtmışlar, sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlığını arttır."


Nuh Suresi/21-24

İşte Nuh nebinin bu duası üzerine geliyor vahyimizden bir gemi yap emri. Öyle bir gemi düşününün ki müthiş şiddetli bir fırtınadan tek parça çıkabiliyor. Yerden ve gökten şehri sular istila ederken dimdik ayakta duruyor...

*


Her birimizin içinde bulunduğu yaşam koşulları çok farklı. Kimimiz inançsız bir ailede dünyaya geldik, kimimizse geleneksel ritüelleri din sanarak yaşadık gerçek vahiyle tanışana kadar. Ne zaman ki Allah'ın istediğinin insanların bizden istediğiyle alakası olmadığını öğrendik işte o zaman başladı sınavımız. 


Yaratıcımızın bizlere en büyük lütfu, kendinden gelen mesaj Kuran'la başta yakınlarımız olmak üzere herkes buluşsun istedik. Bunun için az veya çok demeden elimizden gelen her şeyi yaptık, yapıyoruz da. Fakat tüm elçilerin başına gelen günümüzde hak mesajı anlatanların da başına geldi elbette. Aşağılanmalar, alaylar, tehdit ve belki şiddet...


Belki tüm bu başınıza gelenlerden sonra yıldınız, artık devam edemem diyorsunuz. İşte tam da o zaman Rabbimizin Nuh nebimize yapmasını söylediği vahiy gemisini hatırlayalım:



"Ve ona Allah'ın ismiyle binin. O'nunladır seyri de durması da. Şüphesiz Rabbim elbette bağışlayandır/ Gafur, bol merhametlidir/ Rahim." 


Hud suresi/ 41

Ve bizler de Yaratıcımızın çağrısına uyarak içinde bulunduğumuz inkarcı toplumdan Allah'ın vahyi ile inşa ettiğimiz gemimize binerek kurtulalım!


Sen ve beraberindekiler gemiye bindiğiniz zaman: "Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah'a özgüdür hakkıyla değerlendirmek" de.


Yine de ki: "Ey Rabbim! Beni bereketle inmiş olarak indir! Sen indirenlerin en iyisisin."


Şüphesiz bu olayda elbette ayetler vardır. Biz gerçekten imtihan ediciyiz.


Müminun Suresi/ 28-30