29 Mart 2019 Cuma

Gücümüz kesilmesin, parçalanmayalım!


Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah'a kalmıştır. Sonra O, onlara yaptıklarını bildirecektir.

Enam Suresi 159


Bu ayeti okuduğumuzda ilk aklımıza gelen ‘Müslüman’ başlığı altında Sunnî, Şafiî, Aleviî, Şiî, Caferî vb. alt başlıklara ayrılan gruplar oluyor. Doğru, Allah 'Müslüman' sıfatının sağına veya soluna başka isimler ekleyerek ayrı bir grup oluşturmayı kınıyor bu ayette. 

Peki kendini sadece Müslüman olarak tanımlayan, dinde hüküm koyucu olarak Allah’ı yeterli gören bizler bu ayeti üzerimize alınıyor muyuz? Allah’ı birleyen ve övgüyü sadece O’na layık gören bizler de acaba saf tutup Allah yolunda savaşmamız gerekirken kendi aramızda parçalanıyor olabilir miyiz? 

Maalesef bu sorunun cevabı evet. Namaz, infak vb. emirlerini yerine getirmeye çalışırken Enam suresi 159. ayeti üzerimize almayı unutuyoruz çoğumuz. Dar kafalılıkla suçladığımız insanlar gibi davranıyor karşımızdaki kardeşimiz bir konuda bizden farklı düşünürse hemen onu itham ediyoruz. "Onlar sözün hepsini dinler ve en güzeline uyarlar" (Zümer Suresi 18) ayeti kitapta apaçık dururken bizimle aynı inanç sistemine tabi olmuş, sadece Allah’ı birleyen bir kardeşimizi sırf bir ayet hakkında farklı düşünüyor diye ötekileştiriyoruz. 

Buradaki ayrılıktan kastım elbette ki Allah’ın kudretine, hükmüne ortak koşulmayan konularla ilgili. Örnek verecek olursak aklıma gelen ilk iki konuyu söyleyeyim: başörtüsü ve namaz vakitleri.

 Bu iki konu çok tartışmalı ve herkesin bir fikri var. Kimi başörtü dinin şartıdır derken kimi yaka örtmenin asıl gereklilik olduğunu savunuyor. Veya kimisi 5 vakit kılmalıyız derken, bir grup 3 vakit, başka bir grup 2 vakit diyor. Hatta bir başka grup 7 vakit çıkarıyor Kuran’dan. 

Ama bakın buradaki temel kriter her grup fikri Kurandan çıkarıyor, ayetleri delil gösteriyor. Birisi başörtüsü var veya yok diyerek Allah’a ortak koşmuş olmaz. Namaz 2 vakittir demek ya da 7 vakit demek şirk koşmak değildir. Eğer bir insan fikrini ayetleri baz alarak oluşturuyorsa ve bunda samimiyse ona ne diyebiliriz ki? Bize sadece delilleriyle beraber dinlemek ve sonra kritik ederek kendi fikrimizi oluşturmak, savunduğu görüşe katılmak veya katılmamak kalır. 

Eğer tersi bir tutum izleyip farklı görüşlerimiz yüzünden gruplaşmaya başlarsak gücümüz kesilir ve Allah’ın desteğini kaybederiz. Bu verdiklerim sadece iki örnekti, en popülerleri olduğu için bunları seçtim. Birbirimizden farklı düşüncelere sahip olduğumuz pek çok konu elbetteki var. Bu farklılıklar ‘şirk’ kapsamına girmiyorsa tolere edilebilmeli ve iki tarafta birbirine hoşgörülü davranmalı. Bir Müslüman'a inanan bir başka kardeşine karşı olumsuz duygular beslemek asla yakışmaz.

Onlardan sonra gelenler: "Rabb'imiz! Bizi ve bizden önce iman ile göç etmiş kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabb'imiz! Kuşkusuz Sen çok şefkatli, rahmeti kesintisizsin." derler.

         Haşr Suresi 10

 Son olarak, anlaşmazlığa düştüğümüz her konuda şu ayeti hatırımızda tutmakta fayda var:

De ki: "Allah, her şeyin Rabb'iyken, ben O'ndan başka bir Rabb mı arayayım?" Herkesin kazandığı yalnız kendisine aittir. Hiç kimse bir başkasının yükünü taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabb'inizedir. O, size ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.

Enam Suresi 164